Afrikaans
Arabic
Basque
Bengali
Bulgarian
Catalan
Chinese Traditional
Czech
Danish
Dutch
English
Filipino
Finnish
French
Galician
German
Greek
Gujarati
Hebrew
Hindi
Hungarian
Icelandic
Indonesian
Italian
Japanese
Kannada
Korean
Latvian
Lithuanian
Malay
Malayalam
Marathi
Norwegian
Polish
Portuguese
Punjabi
Romanian
Russian
Serbian
Slovak
Spanish
Swedish
Tamil
Telugu
Thai
Turkish
Ukrainian
Vietnamese
Home
About
Contact Us
Home
>
How to Pronounce Turkish Words
>
Page 99
Browse Turkish Words in our Pronunciation Dictionary. Page 99
yüksek sesle
yüksek sesle oku
yüksek sesli
yüksek sesli müzik
yüksek seviye
yüksek standart
yüksek statüler
yüksek su
yüksek talep
yüksek teknoloji
Yüksek toplum
yüksek topuklu
yüksek ücretli
yüksek verimli
yüksek voltaj
yüksek yoğunluklu
yüksek yüzde
yüksek zemin
yükseklik
yükselen
yükseliş
yükselmek
yükseltici
yükseltici koltuk
yükseltilmiş
yükseltme
yükseltmek
yüksükotu
yükümlülük
yulaf
yulaf ezmesi
yulaf lapası
yular
yumak
yumru
yumruk
yumruklamak
Yumurta
yumurta kabuğu
yumurta sarısı
yumurta şeklinde
yumurtalık
yumurtlama
yumurtlamak
yumuşak
yumuşakça
yumuşaklık
yumuşatıcı
yumuşatmak
yün
Yunan
Yunanistan
yünlü
Yunus
yüreklendirici
yürekli
yürekten
yurt
yurt dışı
yurt dışında okumak
yurt dışında yaşamak istiyorum
yurtdışına çıkmak
yurtsever
yurttaş
yürüme
yürümedi
yürümek
Yürürlüğe girmek
yürürlük tarihi
yürürlükten kaldırılmış
yürürlükten kaldırmak
yürüyen merdiven
yürüyerek
yürüyerek gitmek
yürüyüş
yürüyüş botları
yürüyüşe çık
yürüyüşe çıkmak
Yürüyüşe çıkmak ister misiniz?
yürüyüşe çıkmak istiyorum
yusufçuk
yutmak
yuva
yuvalamak
yuvarlak
Yuvarlak numara
yuvarlanmak
yuvarlatılmış
yüz
yüz değişiklikleri
yüz hatları
yüz ifadesi
yüz siklet
yüzde
yüzde elli indirim
yüzde yüz
yüzdürme
Yüzebilir misin?
yüzebilirim
yüzer
yüzey
yüzeysel
yüzgeç
yüzleşmek
yüzme
Yüzme havuzu
Yüzme havuzun var mı?
yüzmek
yüzsüz
yüzsüzlük
Yüzü korumak
yüzü olmayan
yüzücü
yüzük
yüzüncü
yüzüncü yıl
yüzüncü yıl dönümü
yüzünü buruşturmak
yüzyıl
zafer
zahmet
zahmetli
zahmetsiz
zahmetsizce
zalim
zalimce
zam
zaman
zaman almak
zaman aralığı
zaman aşımı
zaman çizelgesi
zaman dilimi
zaman geçirmek
zaman harcamak
zaman kaybetmek
zaman kaybı
zaman makinesi
zaman sınırı
zaman tükeniyor
zaman var
zaman yolculuğu
Zamandan tasarruf
zamandan zamana
zamanı dolmak
zamanın yarısında
zamanında
zamanında gel
zamanında kontrol et
Zamanında ölü
zamanında ulaşmak
zamanlama
zamanlayıcı
zamansız
zambak
zamir
zamk
zampara
zanaat
zanaat Fuarı
zanaatkâr
zapt etmek
zaptedilemez
zaptedilmiş
zar
zarafet
zarar
zarar görmemiş
zarar verici
zarar vermek
zararlı
zararlı etki
Zararlı etkiler
zararsız
zarf
zarif
zarifçe
Zaten gece yarısı
zavallı bir şekilde başarız olmak
zayiat
zayıf
zayıf görüş
zayıf iradeli
zayıf nokta
zayıf performans
zayıflama
zayıflatıcı
zayıflatılmış
zayıflatma
zayıflatmak
zayıflık
zebra
zehir
zehirlenme
zehirli
zehirli atık
zehirli mantar
zeka
zekâ
zeki
previous
92
93
94
95
96
97
98
99
100
next